17 Temmuz 2024

Otel işletmeciliği zorlaştıkça, iletişim dili de sertleşiyor.
Yöneticiler ile çalışanlar, çalışanlar ile misafirler arasındaki iletişim tatsızlaşıyor.
Literatüre biraz sert kavramlar giriyor.
Son zamanlarda saha kelimesi çok duyulmakta.
Bu askeri bir terim.
Bu kavramdan türetilen bir fiil var; sahada olmak.
Bir zamanlar operasyon kavramı vardı.
Duyduğum anda gözümün önüne komando timleri geliyordu.
Şimdilerde saha kelimesi yaygınlaştı.
Bu yeni kavramın pek olumlu çağrışımlar yaptırdığı söylenemez.
Saha kelimesini duyan bir çalışan, yapmakta olduğu işi bağlamından çıkarır.
Müşteriyi bir rakip gibi görür.
Misafir mekanlarını sahayı teftiş eder gibi dolaşırsanız..
Ev sahipliğini de bir mücadele gibi düşünürsünüz.
Elinde bir çekiç tutan, her sorunu çivi gibi görürmüş.
Beden diliniz bir savunma duvarı örüyorsa, çalışanlarınız da sizi taklit eder.
Kendisine bir sorununu ileten misafire önce gardını alır, sonra cevap verir.
Mimikleri..
Beden dili..
Kelimeleri..
Hepsi savunmaya dönüktür.
Üst perdeden konuşur. Karşı tarafı ‘ yenmeye ‘ çalışır
. İşletmeyi savunulacak kale, kendisini de muhafız gibi gören çalışan, her eleştiriyi kişiselleştirir.
Her cümleyi saldırı gibi anlar. Savunmaya geçer. Asla empati yapamaz.
Günümüzün en etkili uyarı platformları olan yorum sitelerinde, düşük puan ve eleştiri gördüklerinde, önce öfkelenir ve sonra bu öfkenin etkisi ile cevap verir.
Bu gerginlik, çalışanlar arasındaki ilişkileri de tahrip eder.
İletişim kopar.
İnsanlar birbirine bağırarak seslerini duyurmaya çalışır.
Normal şartlarda bir otel, barış, huzur, nezaket, saygı dolu bir yerdir. Her adımda, karşınıza size selam veren ve gülümseyen bir insan çıkar.
Ama bu yazdıklarımız, saha, operasyon, mücadele gibi gergin kavramların olmadığı otellerde söz konusu olabilir. Bu kavramların olmadığı otellerde tüm canlılar mutludur.
Karar verin..
Sahada mısınız?
Operasyonda mısınız?
Yoksa..
İnsanların, evinize misafir olmasından mutlu olan ev sahibi misiniz?
Oteliniz bir huzur vahası mı, kale mi?
Sözün özü: Bir zamanlar, çalışan, yatırımcı, misafir, herkesin keyif aldığı sektör giderek tatsızlaşıyor. İşimizin en önemli ve en güzel bileşeni olan gülümsemenin yerini asık suratlar alıyor. Misafir mutsuz. Çalışan gergin. Yatırımcı üzgün.
Türkiye turizmine, içinde gülümsemenin olduğu yeni bir hikaye gerekiyor.
Bu hikayede mutlaka mizah, sevgi, kahkaha, mutluluk, zarafet olmalı.