12.08.2024
Bu iki kelime arka arkaya kullanıldığında, aslında söylenmek istenen şudur; “ Ya bırak şimdi.. Nereden çıktı bu? Böyle saçmalıkları bırak. İşine odaklan.”
Fikirler kırılgandır.
Bir düşüncenin emekleme aşaması çok önemlidir.
Tam da o anlarda kullanılacak olumsuz bir ifade her şeyi berbat eder. Yeni bir düşünceye nasıl yaklaştığımız ve nasıl bir dil kullandığımız, onun geleceğini belirler.
Bu noktada olumsuz bir gözlemi paylaşmak zorundayım.
Türkiye’de, sektörlerin oligarşileri, alttan gelen yeni düşüncelere mesafelidir.
Sahiplenemeyecekleri ve yukarıya satamayacakları yeni düşünceler ile üst yönetim arasına Çin Seddi gibi barikatlar kurmayı çok iyi becerirler.
Motivasyon ölür.
Bu nedenle, çalışanlar, işletme için yeni düşünceler üretmek için istekli değildir.
Bir düşünceyi katletmek için en kahredici yöntemlerden birisi, daha paylaşıldığı anda hemen itiraz etmek ve neden başarılı olamayacağına dair sebepleri öne sürmektir.
Bu oligarşilerin geleneksel mottosu, Eski Köye Yeni Adet Getirmektir. Onlara göre, eski köy iyidir, hoştur, idare eder, değişime gerek yoktur.
“ Bu işe yaramaz. Ne kadara mal olacağını hesaplamak çok zor”
“ Bu işe yaramaz. Projenin hayata geçmesi çok zaman alır.”
“ Bu işe yaramaz. Ekiplerin buna uyum sağlaması imkansız.”
Bunlar, oligarşilerin bıkmadan kullandıkları düşünce katili itirazlardır.
Cümlelerin her bir kelimesi öldürücüdür. Buna bir de mimikler ve ses tonu eklendiğinde, düşünceleri sunanlar buna pişman olurlar.
Oysa düşüncelere merak ve kapsayıcılık perspektifinden bakabilsek, ortaya çok daha olumlu ve kucaklayıcı cevaplar çıkabilir.
“ Evet. Bu düşünceyi olgunlaştırabilmemiz için önce maliyetlere bir bakalım. “
“ Evet. Projenin hayata geçmesi için minimum süreyi hesaplayalım.”
“ Evet. Bir sonraki adıma geçmeden önce ekiplerimize bir sunum yapalım ve onların geri dönüşlerine göre bir plan hazırlayalım.”
Sadece birkaç kelime ekleyerek ve konuşma tarzımızı yumuşatarak çok farklı sonuçlar elde etmemiz mümkündür. İtirazın bile kibar olanı makbuldür.
Böyle yaparak neler elde edilir?
Düşünceyi katletmeden de olası riskler hesaplanır.
Kendimizi, düşünce paylaşan ile aynı safa konumlandırdık. Kırıcı bir saflaşmanın önüne geçtik. Şimdi onunla beraber çözüm üretmeye çabalamaktayız.
Kendinizi çözüm tarafında konumlandırmak, sorunlara bakış açınızda olumlu değişiklikler sağlar. Sorunların basit olmadığı ortada, ama aşılamaz demek de doğru olmaz.
Bu durumda, düşünceyi araştırdınız, paylaşan arkadaşınızı desteklediniz ve büyük olasılıkla çözüm için alternatif yöntemler bulacaksınız.
İşletmelerde, bireysel rekabet yöntemleri gittikçe kabalaşıyor. Belden aşağı vurma eğilimi yükselişte. Dolayısı ile adil bir yarıştan bahsetmek imkansız hale geliyor.
Rekabet vahşileşiyor
Centilmenlik dışı rekabet, ekip üyeleri arasında gerilime neden oluyor. İletişim olanaksız hale geliyor. Oysa başarı düzenli ve verimli iletişim ile mümkündür.
İçine kapanan bireyler hem işletme içinde hem de dışarıda kendilerini ifade etme noktasında zorluklar yaşıyorlar. Topluluklardan kopuyorlar.
Bu durumda seslendirilen bir düşünceye “ Evet.. Ama “ kelimeleri ile başlayan bir cevap verilmesi bu kopuşu hızlandırır. Heyecan ölür.
Bunun yerine, “ Evet… haydi o zaman “diye başlayan bir cevap ile kendinizi ekip üyeniz ile birlikte aynı safa hizalamış olursunuz.
"Evet ama" ifadesini kullanmak zorunda değilsiniz.
Önemli olan aşağıdakileri yapmaktır:
Fikri kabul edin ve onaylayın.
Sorunu, fikrin önündeki çözülebilir bir engel olarak ele alın.
Fikrin çözümü için işbirliği yapmayı planladığınızı açıkça ifade edin.
Sadece bu üç adım bile yeter. Bu adımlar, pek çok yaratıcı fikri çöpe gitmekten kurtarabilir. Onların olgunlaşma aşamasından hızla çıkıp, size ve ekibinize yardımcı olacak mükemmel çözümlere dönüşmesine yardımcı olabilir.